21 Ekim 2012 Pazar

Orta macar beyi imre tököli (thököly), Osmanlı himayesine girmişti


                               Székesfehérvár


Dosya:HUN Székesfehérvár COA.jpg
İlk kez 2009 da ziyarette bulundum bu güzel şehre lakin uzun bir ziyaret olmamasına rağmen beni etkilemişti akabinde 2010 ve 2011 de bulundum bu güzel şehirde 2011 deki ziyaretim burada yaşayan Türk dostu Imre Adorjan beyi ziyaret etmemdi bu anlamda şehri dolaşıp kendisinden de aldığım bilgiler neticesinde daha iyi tanımış oldum,bu güzel şehirde  fazla olmamak ile beraber burada yaşayan arkadaşlarımız bulunmaktadır,yaklaşık Macar nufusu olarak 100.000 kişi yaşamaktadır,Osmanlınında eli buraya değmiştir,hatta bir çok tarihi eser ve kalıntı vardır aşağıda belli detaylar verilmiştir,sessiz ve sakin bir bölgedir biraz kasaba havası vardır,Budapeşteye yaklaşık 65 km dir.Tren yada otobüs ile gidebilirsiniz,ben 3.sefer gidişimde Tren seçeneğini kullandım,déli pályaudvar tren istasyonundan 1saat 10 dakika sonra şehre varabilirsiniz,şansınıza bağlı olarak bağzen eski bağzen de yeni trenler ile seyahat şansınız var,tıpkı aşağıdaki resim gibi,



Yada aşağıdaki gibi bir tren ile'de seyahat edebilirsiniz herneyse sonuçta çok uzun bir yolculuk olmıyacak 65 km Istanbulda oturanlar bilir Harem - İzmit arası kadar yoldur belki daha kısa sonuç olarak bu güzel şehre vardığınızda diğer Orta Avrupa şehirleri gibi klasik olarak güzel bir tarih karşılayacak sizi,ayrıca 2.Viyana kuşatmasının'da bu şehir ile alakası vardır kısaca hatırlayalım,



İkinci viyana kuşatması

xvii. yüzyıl ortalarında Avusturya imparatorunun, protestan olan orta macaristan halkına baskısı sonucu, Orta macar beyi imre tököli (thököly), Osmanlı himayesine girmişti. imre tököli, sadrazam merzifonlu kara mustafa paşa'yı, Avusturya'nın elinde bulunan orta macar kalelerini geri almaya teşvik etti. varad (nagy-varda, alm. gros-wardein) beylerbeyi hasan paşa da, orta macaristan'a ait kaleleri geri alarak, imre tököli'ye verdi. bunun üzerine, avusturya imparatoru leopold, türk kuvvetlerinden yararlanarak, bu kaleleri tekrar ele geçirdi. bu yüzden, osmanlı-Avusturya ilişkileri bozuldu.

Sadrazam kara mustafa paşa'nın amacı, Avusturya'ya savaş açılmasıydı. bu yolda, savaş taraftarı olmayan padişah iv. Mehmed han'ı da kandırmak için, özellikle yeniçeri ağası bekri mustafa paşa aracılığıyla yeniçerileri kışkırttı. reisülküttabı ve çavuşbaşıyı avusturya elçisiyle görüşmek üzere görevlendirdi. osmanlı temsilcileri, barışın yenilenmesinin, ancak yanık kalesinin osmanlılara bırakılmasıyla sağlanabileceğini ileri sürdüler. ayrıca, yapılan savaş hazırlıklarının tazmin edilmesi istendi. avusturya elçisi, kendisinin yalnız barış antlaşmasını yenilemeye yetkili olduğunu bildirerek, ileri sürülen teklifleri kabul etmedi. avusturya elçisi kont caprara göz hapsi altına alındı. 6 ağustos 1682'de topkapı sarayı'nda toplanan bir mecliste savaşa karar verildi.

Avusturya, Osmanlı devleti'yle savaşmak istemiyordu. avusturya imparatoru leopold, savaşın kesinleşmesi karşısında, başta papalık olmak üzere ispanya, venedik ve lehistan'dan yardım istedi. Fransa, Avusturya'ya yardım etmemekle birlikte, düşmanca bir davranışta bulunmayacağını bildirdi. papa innocentius xi, katolik devletlerin avusturya'ya yardımını sağlamak için çalışıyordu. papa'nın etkisiyle, 31 mart 1683'te avusturya ile lehistan arasında ittifak yapıldı. lehliler, savaşın sonuna kadar avusturya'nın yanında olacaklardı. türk ordusu yenilirse lehistan, bucaş antlaşmasıyla Türklere bıraktığı yerleri geri alacaktı. ayrıca eflak ve boğdan, lehistan'a verilecekti.

Nisan 1683'te iv. Mehmed han ve Sadrazam kara mustafa paşa kuvvetli bir orduyla Edirne'den hareket etti. ordu, 3 mayıs 1683'te Belgrad'a geldi. 13 mayıs 1683'te sadrazam Merzifonlu kara Mustafa Paşa serdar-ı ekrem tayin edildi ve Osmanlı ordusu, Viyana üstüne yürüyüşe geçti.

Osmanlı ordusu, o zamana kadar sefere çıkmış olan orduların en kalabalığıydı. timarlı sipahiler, kapıkulu askerleri, mısır ve şam askeri, eflak, boğdan voyvodalarının kuvvetleri, orta macar kralı imre tököli'nin 20 000 kişilik ordusu ve kırım hanı'nın 50 000 kişilik süvarisiyle 350 000 kişiyi buluyordu. ayrıca, 150 000 kişilik geri hizmet askeri ve ağırlıkları taşıyan 50 000 araba vardı. Belgrad yakınlarında sava ırmağını geçen osmanlı ordusuna, 10 haziran 1683'te, ösijek'te imre tököli kuvvetleri katıldı. osijek'ten hareket ederek drava ırmağını geçen osmanlı ordusu, 26 haziran'da, Erdel'de bulunan istolni-belgrad'a (macarca szekesfehervar, alm. stuh) geldi. burada kırım hanı Murad Giray, kırım kuvvetleriyle orduya katıldı. osmanlı donanması da, Akdeniz'de güvenliği sağlamak amacıyla dolaşıyordu. ayrıca, 150 gemiden meydana gelen ince donanma da tuna'da güvenliği sağlıyor ve ordunun bazı malzemesini taşıyordu. nehir donanması, 59 top ve çok sayıda mühimmatı, tuna yoluyla budin'e getirmişti.

Padişah, kara mustafa paşa'yı, yanık kalesini ele geçirmekle görevlendirmişti şimdiki Gyor Sopron olarak adı geçen ve Avusturyanın sınırana yakın olan bir bölgedir; fakat sadrazam, bunu önemsiz bir iş olarak görüyordu. amacı, avusturya'nın başkenti olan Viyana'yı alarak büyük bir ün sağlamaktı. özellikle, emrine verilen kuvvetli orduyla bunu başaracağından emindi. istolni-belgrad'da bir savaş meclisi toplandı. kara mustafa paşa, bu mecliste asıl amacının yanık veya kommarom kalesini almak değil, beç (viyana) şehrini kuşatmak olduğunu açıkladı.toplantıda bulunan defterdar, anadolu, rumeli, şam ve diyarbakır beylerbeyleri, reisülküttap, yeniçeri ağası, serdarın bu kararını uygun buldular. yalnız kırım hanı, bu görüşe karşı çıktı. tecrübeli bir asker olan budin valisi uzun ibrahim paşa da kırım hanını destekledi. öncelikle, macaristan'da, avusturya imparatoruna bağlı macar beylerinin topraklarının, yanık ve kommarom kalelerinin alınmasını, sonra viyana'nın kuşatılmasını teklif ettiler.

Osmanlı ordusunun Viyana üzerine yürüyüşü, Avrupa'da, özelikle Almanya'da büyük bir heyecana sebep oldu. imparator leopold, şehirde 20 - 25 000 kişilik bir savunma kuvveti bırakarak, Viyana'dan 60 saat uzaklıkta bulunan lenz kasabasına çekildi. osmanlı ordusu, 14 temmuz 1683'te viyana önüne geldi. gelenek üzerine şehrin teslimi istendi. teklifin reddedilmesi üzerine kuşatma başladı. akıncı kuvvetleri, avusturya'nın burgenland, istirya ve doğu avusturya eyaletlerini işgal ettiler. abaza hüseyin paşa ve imre tököli, kuzey macaristan'da askerî faaliyette bulunmakla görevlendirildiler. kara mustafa paşa, kuvvetlerinin bir kısmını, moravya, galiçya, slovakya içlerine yolladığı için, şehri gerektiği gibi kuşatamadı. 1529 yılındaki birinci viyana kuşatmasında olduğu gibi, bu seferde de orduda büyük toplar yoktu. havan toplarıyla yapılan atışlarda şehir içinde yangın çıktı. barut depoları ateş alacağı sırada yangın söndürüldü. avusturya başkumandanı, viyana'ya 15 km uzaklıkta leopold şehrine çekilmişti. adana beylerbeyi mehmed paşa, emrindeki kuvvetlerle buradaki alman ordusunu yenilgiye uğrattı; fakat viyana'ya avrupa'nın bir çok yerinden yardım gelmeye başlamıştı. osmanlı ordusunda, yiyecek sıkıntısı başladı. yemsizlik yüzünden, ordudaki hayvanlar ölüyordu. yakalanan esirlerden, leh ve alman kuvvetlerinin yardıma geldiği anlaşıldı. durumun zorlaştığını gören kara mustafa paşa, 26 ağustos 1683'te yaptığı kuvvetli bir saldırıyla bazı tabyaları ele geçirdi. şehirde dizanteri çıkmıştı. kale kumandanı, acele yardım istiyordu. 7 eylül 1683'te müttefik kuvvetleri, jan sobieski kumandasında tuna'yı geçti ve osmanlı ordusunun sol geri hatlarına yaklaştı. viyana'ya gelecek yardımı önlemek için, büyük tuna köprüsünün güvenliğiyle görevlendirilen kırım hanı murad giray, merzifonlu kara mustafa paşa'ya duyduğu kin yüzünden, düşmanın tuna'yı geçmesine göz yumdu. osmanlı ordusunun gerisine düşen düşman için gerekli hazırlıklar yapıldı; fakat budin beylerbeyi ibrahim paşa'nın jan sobieski'ye yenilmesi, vezir sarı hüseyin paşa kuvvetlerinin dağılması ve kırım kuvvetlerinin yardıma gelmemesi yüzünden, genel bir bozgun başladı. serdar-ı ekrem, yerinden kımıldamadan 5 - 6 saat düşmanla çarpıştıysa da sağ ve sol kanatların çökmesi üzerine çekilmek zorunda kaldı. yanık kalesine çekilen serdar, kuvvetlerini toplamağa çalıştı. viyana bozgununu haber alan iv. mehmed han, belgrad'dan edirne'ye döndü. budin'de kuvvetlerine çekidüzen veren sadrazam kara mustafa paşa, düşmanın saldırısına uğraması muhtemel kalelere asker yerleştirdi.

Viyana bozgunu, avrupa'nın ortasına kadar girmiş olan Türk ordusunun son seferi oldu. sadrazam, 16 ekim'de belgrad'a döndü. 29 ekim'de estergon kalesi düşmanın eline geçti. durumdan son derece üzüntü duyan iv. mehmed han, merzifonlu kara mustafa paşa'nın idamını emretti. ikinci viyana kuşatmasıyla başlayan ve 1699 karlofça antlaşmasına kadar süren savaşlar, Osmanlı devletinin yenilgisiyle sona erdi. kara mustafa paşa, belgrad'da idam edildi.


TEKRAR DÖNELİM KONUMUZA 



Osmanlı Türkçesi: İstolni Belgrad, Almanca: Stuhlweißenburg, Latince: Alba Regia, Sırpça: Stolni Beograd, Slovakça: Stolicný Belehrad, Çekçe: Stolicný Belehrad, Hırvatça: Stolni Biograd, Lehçe: Białogród Królewski. İstolni Belgrad), Macaristan'daki Fejér ilinde bir şehirdir.

Macar halk diliyle: Fehervar, Macaristan'ın merkezinde, Budapeşte'nin 65 km (40 mil) güneybatısında yer alan bir şehirdir. Şehir merkezi nüfusu 106,346 (2001) iken kendisine doğrudan bağlı bölgelerle birlikte toplamda 138,995 nüfusa sahip olup Fejer eyaletinin ve Merkez TransTuna bölgesinin merkezidir.Orta Çağ'da şehir bir kraliyet ikamet yeriydi ve Macaristan'ın en önemli şehriydi. 37 kral ve 39 kraliçe burada taç giydi ve 15 hükümdar buraya gömüldü ve kraliyet mücevherleri burada tutuldu.

Dosya:Megyeszékhely - Fejér megye - Székesfehérvár.jpg


İstolni Belgrad adı, “sandalyeli/tahtlı beyaz kale” anlamına gelmektedir ve diğer dillere çevirileri: (Latin: Alba Regia,Sırpça: Stolni Beograd, Slovakça:Stolicný Belehrad, Çek: Stolicný Belehrad, Hırvatça:Stolni Biograd, Lehçe: Białogród Królewski).

(“koltuk” ya da “taht” anlamına gelen) szék kelimesi şehrin Macar Krallığı’nın başlangıç yüzyıllarındaki önemli rolü ile ilgilidir: szekhely bir kraliyet ikametgahı, merkez anlamına gelmektedir. Kutsal Krallık Doktrini’nden doğan zorunluluğa gore ilk Macar kralları burada taç giydi ve buraya gömüldü.

Macar Öncesi Dönem 

Şehirde yerleşim, milattan once 5. Yüzyıla kadar uzanmaktadır. Roma döneminde yerleşim yerleri Gorsium ya da Herculia olarak adlandırılmıştı. Yaklaşık 5. yüzyılda Slav kabileler bölgeye geldiler ve bölge ,büyük Moravian dönemi boyunca bir merkez haline gelerek, Belehrad ya da Belegrad olarak adlandırıldı. Orta Çağ’daki Latin adı Alba Regialis/Alba Regia’ydı. Şehir, Balaton Gölü ve Velencei Gölü arasındaki önemli bir kavşak noktasıydı ve buradan geçen birkaç ticaret yolu Balkanlara ve İtalya’ya, Buda ve Viyana’ya gidiyordu (Bugün şehir yediden fazla demiryolunun kesiştiği bir merkezdir).


Erken Macar Dönemi 
Macar şehri 972’de Yüksek Prens Geza tarafından Gaja ve Sarviz bataklıklarının fundalıklarının üzerindeki dört ada üzerinde kuruldu. Ayrıca bir de taş kale inşa ettirdi. Szekesfehervar’dan ilk defa 1009’da Veszprem Piskoposluğu Alba Civitas olarak bahsetmiştir. Yaygın inanışın aksine, Geza’nın oğlu Aziz Stephen burada taç giymedi çünkü bazilika onun ölümünden bir yıl sonar ancak 1039’da tamamlanabilmişti. Stephen yönetim haklarını yerleşim yerine verdi, şehri destekleyici bir duvar ile çevirdi, bir okul ile yüksek öğrenim merkezi inşa ettirdi ve bazilikanın inşası onun yönetimindeyken başladı (1003-1038 yılları arasında inşa edilmişti.) Yerleşim yerinin o zamanki yaklaşık nüfusu 3500 kişiydi ve şehir yüzlerce yıl kraliyet merkezi olarak kaldı. Szekesfehervar’da 43 kral taç giydi (sonuncusu 1526’da) ve buraya 15 kral gömüldü (sonuncusu 1540).
12. yüzyılda şehir refaha kavuştu, kiliseler, manastırlar ve evler inşa edildi. Burası Kutsal Toprak yolu üzerindeki önemli bir istasyondu. 2. Andrew Altın Boğa’yı burada 1222’de ilan etti. Boğa’da soyluların hakları, ve kralın görevleri de yer aldı ve bu, 1848’e kadar Macar Anayasası’nın temellerini teşkil etti. Sıklıkla ondan sadece yedi yıl once ilan edilen İngilizlerin Magna Carta’sı ile karşılaştırılır.

Moğolların Macaristan’ı işgali süresince (1241-1242) işgalciler kaleye yaklaşamadılar. Moğol komutan Kadan, Moğol savaşçıların eriyen kar sularının sebep olduğu sel yüzünden çevredeki bataklıkları aşamadığını söylemiştir. 13. ve 15. yüzyılda şehir zenginleşti ve birkaç saray inşa edildi. 14. yüzyılda Szekesfehervar surlarla çevrelendi.

Osmanlı Dönemi 
Osmanlılar şehri 1543’teki uzun bir kuşatmadan ve sadece şehrin zenginlerinin uzun kuşatmanın Osmanlıların öfkesini alevlendireceği korkusuyla kumandan György Varkoch da dahil olmak üzere savunucuların çoğunu şehrin kapılarını kilitleyip dışarıda bırakmalarından sonra geçirdiler. Ancak şehrin zenginleri ancak teslim olduktan sonar Osmanlıların şovalyelik ruhuna sahip olduklarını anlayabildiler ve şehrin savunucularını şehrin dışında bırakanlar Osmanlılar tarafından idam edildi.

Şehir, 1601’deki Brindisi Lawrence’ı komutasındaki bir ordu tarafından kısa bir süreliğine tekrar ele geçirilmesi dışında , 1688’e kadar tam 145 yıl Osmanlıların elinde kaldı. Osmanlılar Osmanlılar şehri Belgrad (Beyaz Kale) olarak isimlendirdi ve camiler inşa etti. 16. Ve 17. Yüzyıllarda şehir tam bir müslüman şehri görünümündeydi. Orijinal nüfusun çoğu bölgeden ayrılmıştı.

Avusturya İmparatorluğu Dönemi 
Şehir tekrar yalnızca 18. yüzyılda refaha kavuşabildi. Macar, Sırp, Alman ve Çeklerden oluşan karışık bir nüfusa sahipti. Osmanlıların bölgede etkisini kaybetmesi ile, Habsburg Hanedanlığı konrolü ele geçirdi ve hukuki toplantılar halen Pozsony (Pressburg, Bratislava)’da yapılırken başkenti Szekesfehervar’dan Viyana’ya taşıdı.
1702’de Avusturyalı Albert o zamanda Macaristan’daki en büyük katedral ve taç giyme tapınağı olan Nagyboldogasszony katedralinin havaya uçurulması emrini verdi. Kutsal Krallık Doktrini’ne gore tüm kralların bu katedralde taç giymeleri ve katedral çevresindeki taç giyme törenine katılması zorunluydu. Bundan sonraki taç giyme törenleri Pozsony/Bratislava’da yapıldı.
1703’te Szekesfehervar özgür bir kraliyet şehri özelliğini kazandı fakat ülke Habsburglar tarafından yönetildiği için tekrar başkent olamadı. Bu yüzyılın ortasında yeni binalar inşa edildi (Fransisken kilisesi ve manastırı, Cizvit kiliseleri, kamu binaları ve Barok saraylar). Maria Teresa 1777’de şehri piskoposluk merkezi haline getirdi.
19. yüzyılın başlarına kadar Alman nüfus asimile edilmişti. 15 Mart 1848’de vatandaşlar devrim yaptılar. Devrim ve bağımsızlık savaşı sonrasında Szekesfehervar önemini kaybetti ve genellikle tarım merkezli bir şehir haline geldi. Yeni refah dönemi, iki dünya savaşı arasındaki zaman diliminde yeni fabrikalar açıldığında gerçekleşti.

İkinci Dünya Savaşı sonrası 
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra şehir, ülkedeki diğer şehirler gibi hızlı bir endüstrileşme sürecine girdi. Buradaki en önemli fabrikalar Ikarus otobüs fabrikası, Videoton radio ve televizyon fabrikası ve Könnyüfemmü (halk tabiriyle Köfem) alüminyum işleme tesisiydi. 1970’lere kadar Szekesfehervar’ın nüfusu 100.000 den fazlaydı (1945’te sadece 35.00 idi.). Birkaç toplu konut bölgesi inşa edildi fakat şehir merkezi Barok atmosferini koruyabildi. En önemli Barok binalar katedral, piskoposluk sarayı ve belediye binasıdır. Son yıllarda arkeologlar (Romanesk bazilika ve Aziz Stephen’in mezarına ait ve şu an ziyarete açık olan) orta çağa ait harabelerinde kazı çalışmaları yaptılar.
Sosyalist rejimin sonunda çoğu önemli fabrika iflasın eşiğine geldi (bazıları sonunda iflas etmişti) ve binlerce insan işsiz kaldı. Buna rağmen şehir, kalifiye elemanın bolluğu ile mükemmel trafik bağlantılarının birleşmesi ve halihazırda var olan altyapı sayesinde Macaristan’da yatırım yapmayı planlayan birçok yatırımcıyı buraya çekmesiyle eski ve verimli olmayan şirketlerden kurtularak bu durumdan karlı çıktı. Szekesfehervar, Macaristan'ın pazar ekonomisine geçişinin bir başarı hikâyesi olarak Macaristan’da mağaza açan çok uluslu firmaların (Ford ve IBM bunlardan bazıları) en önemli noktalarından biri haline geldi. Birkaç yıl sonra Denzo, Alcoa ve Sanmina-SCI şehire yatırım yaptı.
Gezilip görülecek yerler [değiştir]

Tarihi binaların (Barok, Klasik) olduğu binalar
Aziz Stephen Katedrali (Aziz Stephen ve 3. Bela’nın da içinde bulunduğu birkaç orta çağ kralının mezar yeri)
Aziz Anna Şapeli (Gotik, 1470 dolaylarında inşa edildi.)
Aziz Stephen taradından kurulan orta çağ kilisesinin kalıntıları
Piskoposluk Sarayı (Zopf tarzı)
Belediye Binası
Zichy Sarayı (Zopf tarzı köşk, 1781)
Kral Stephen Müzesi
Oyuncak bebek müzesi
Eczacı Müzesi
Şehir Müzesi
Csitary kaynağı (Maden suyu kaynağı)
Sırp skanzen (12 sazdan yapılma işçi evi ve 1990’da Avrupa Nostra ödülü kazanmış bir Bizans tarzı kilise)
Altın Boğa anıtı (Altın Boğa Kral 2. Andrew tarafından burada ilan edilen önemli bir fermandır. Anıt 1972’de dikilmiştir.)
Bory Kalesi (20. yüzyıl)
Globus cruciger (Hristiyan alemine özgü, bulunulan yerin bir Hristiyan mülkü olduğunu belirten işaret. Şekil olarak benzese de her ülkede değişiklik gösterir.)
György Varkoch’un kapının önünde öldüğü sanılan yerde dikilmiş olan anıtı.

Székesfehérvár deserves the name  Székesfehérvár deserves the name

Székesfehérvár deserves the name

Székesfehérvár deserves the name   Székesfehérvár deserves the name




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder